'Neyle suçlandığımı öğrenmem epey zaman aldı'

Serdar Kuzuloğlu, Ayşe Arman'ın sorularını yanıtladı.

Google Haberlere Abone ol
'Neyle suçlandığımı öğrenmem epey zaman aldı'

Geçtiğimiz hafta FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve aynı gün serbest bırakılan Serdar Kuzuloğlu, yaşadıklarını Hürriyet'ten Ayşe Arman'a anlattı.



Ayşe ARMAN / HÜRRİYET



Neyle suçlandığımı öğrenmem epey zaman aldı



- Geçmiş olsun Serdar... Başına gelen nedir? Nasıl açıklıyorsun?

Bir şey itiraf edeyim mi? Ben de hâlâ bu soruyu kendime soruyorum. İnan başıma geleni tarif etmek kolay değil. Gazeteci kimliğimle bakınca, yaşadıklarım eşsiz gözlemlerle bezeli, dopdolu. Yine de sık sık “Ya eksik olsaydı!” diyorum.



- İyi de nasıl bir suç isnadıyla gözaltına alındın?

Bu sorunun cevabını verebilmeyi, hatta haykırmayı çok isterdim! Ne yazık ki yürütülen soruşturmada gizlilik kararı var. Dolayısıyla bunu açıklayamıyorum. Benim bile neyle suçlandığımı öğrenmem epey zaman aldı. Ama çoğu kişinin duyduğunda gülümseyeceğine adım gibi eminim!



- Nasıl oldu her şey, bir en başından anlatsana...

Benim müzmin bir uyku, daha doğrusu “uyuyamama” problemim var. Olayın gerçekleştiği 1 Kasım da öyle bir gündü benim için. Birkaç saatlik uykuyla geçirdiğim yoğun bir günün ardından, sabaha karşı 4 gibi yattım. 5 sularında eşim “Serdar, kapıda polisler var!” diyerek uyandırdı. 3 sivil polis. Uyku sersemi hızlıca düşünmeye çalıştığımda aklıma mantıklı hiçbir gerekçe, ihtimal, olay gelmese de kapıdakilerin beni gözaltına almak için geldiklerine dair en ufak bir şüphem yoktu! Yine de sürekli, “Sebebi ne olabilir, nasıl bir gerekçeye dayandırılabilir?” diye içimden sorup duruyordum. Beni almaya gelen polisler eve girdiğinde, ‘ByLock soruşturması’ kapsamında evimin aranacağını, bilgisayar ve telefonuma el konulacağını, gözaltına alınacağımı söyleyince, eşimle göz göze geldik. ByLock kullanıcısı olmamın ihtimal dahilinde bile olmadığını, kullandığım cihaz ve sistemlerin kötü niyetle dahi bu tip ‘bulaşmalara’ korunaklı olduğunu biliyordum. Ama işte böyle bir suçlama ile karşı karşıyaydım! Bunun, bu dönem bir insanın yüz yüze kalabileceği en ağır iddia olduğunun da gayet farkındaydım. Tam olarak ‘Şüyuu, vukuundan beter!’ dedikleri türden. En büyük sıkıntı ‘aksini ispatlamak’ olacaktı. Zira haberlerden takip ettiğim kadarıyla konu, sizin cihazınızda ne yüklü olup olmadığından öte, devletin ilgili kurumlarının elindeki bir veritabanı üzerinden yürüyordu.



Röportajın devamını okumak için TIKLAYIN


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin